BİR DAĞCI İLE SOHBETİMİZ

Bulcuk köyünde  baraj kenarında kamp kurmuş biri var dediler kendisiyle röportaj yapmak için yola çıktık kendisiyle çay içerek  keyifli sohbetimize başladık.

Kendisine ne zamandır bu şekilde gezdiğini ve gezdiği yerlerde nelerle karşılaştığını ve anılarını anlatmasını istedik ? kendisi  “ 8 yıldır bu şekilde dağlarda, sahil kıyılarında kamp yaptığını  ilk başladığında para kazanmak için balık tutup satıp onların parası ile hayatını idame ettirdiğini” söyledi fakat daha sonra bunun onun için bir yaşam biçimi olacağını kendisi bile tahmin etmemiş.  Şu ana kadar kaç tane il gezdiğini sorduğumuzda saymakta biraz zorlandı ama yaklaşık olarak 55 tane ili ve o illerin tüm ilçelerini gezdiğini ve o bölgelerin kültürlerini, örf ve adetlerini iyi öğrendiği söyledi.

Peki Konya’mızı nasıl buldunuz?

– Konya’nın çok geniş toprakları var ama ne yazık ki bu toprakları iyi kullamıyoruz

Neden?

– Burada çiftçilik çok yaygın ve çiftçiler tarımı atalarından nasıl öğrendilerse şimdi de aynı taktik ve usullere göre tarım yapıyorlar, fakat değişen dünya düzeninde bu usullerin yeri pek kalmadı. Şöyle örnekleyecek olursam örneğin bir çiftçi 30 yıl önce toprağı nasıl ekiyorsa şimdi de aynı usullere göre ekiyor 30 yıl önce Türkiye nüfusu ile şimdi ki Türkiye nüfusu arasında yaklaşık olarak 2 kat fark var yani çiftçi aynı topraktan 30 yıl önce 2 ton buğday çıkarıyorsa şimdi de 2 ton buğday çıkarıyor 2 ton buğday 40 milyonluk ülkeye yetiyor du fakat 80 milyonluk ülkeye yetmiyor  öncelikle bunun çözümlerini bulmak gerekiyor.  Bazı ülkeler bunun farkına varmış, şimdi dünyada petrol savaşları var ve uzmanlar ileri ki yıllarda artık gıda savaşlarının çıkacağını söylüyorlar benim nacizane tavziyem çiftçi toprağına sahip çıksın, üretsin, çalışsın…

Tabi bunları yaparken de teknolojiyi kaçırmamak lazım

Nasıl yani?

Yine bir örnekle anlatacak olursam bizim ürettiğimiz 3 ton buğdayın karşılığı 3000 TL ama cebimdeki 300 gramlık telefonun da değeri 3000 TL ve her 10 dk da bir tane üretim yapılıyor ama biz 3 ton buğdayı topraktan alabilmek için 1 sene bekliyoruz

Bu kadar bilgiyi okuyarak mı yoksa yaşayarak mı öğrendiniz ?

Az uyurum, çok okurum, çok gezerim 🙂

Neden diğer insanlar gibi otellerde kalmıyorsunuz?

Otellerin en fazla 5 tane yıldızı var ama benim kaldığım yerlerde milyonlarca yıldız var ben o kadar zengin adamımı ki 5 tane yıldız beni mutlu etmeye yetmiyor diyor 🙂

Hayattan zevk almasını bilmek gerekir bence ben yeri geldi  sırtımda 25 kiloluk çanta ile 40 km yol yürüyerek Adana’ya kebap yemeye de gittim 🙂 ben bunları yaparak mutlu oluyorum.

Paranız bittiğinde karnınızı nasıl doyuyorsunuz?

🙂 Taştan yumuşak ne bulursam yerim  balık tutarım, okla av yaparım..

Başka hayvan eti yediniz mi?

Evet yedim  at eti ve karaca eti yedim, deniz ürünlerinde kalamar( ahtapot), karides, çok lezzetli ve çok güzel

At eti güzel mi?

Ben koşan et eti yedim sütçü beygiri değil o atın etini de kimseye kolay kolay vermezler 🙂

Siz nerede yediniz?

Bir gün ağa sofrasına misafir olmuştum yine böyle gezerken

Karaca eti çok zor bulunan bir ettir.

Yılan yediniz mi?

🙂 Bu soruyu herkes soruyor evet yedim – tadı biraz acıdır ama güzel olur 🙂

Bu hayvanların etleri çok değerlidir ve  hiçbirini kolay bulamazsın ben çoğu zaman gittiğim yerlerde çalışmayı tercih ederim  Rize’de çay, Giresun’da fındık, Konya’da pancar, Adana’da pamuk, Ege’de zeytin toplarım ve insanların nasıl ve ne şekilde üretim yaptığını ve evlerine ne şartlar altında  ekmek götürdüklerini ne şekilde para kazandıklarını yaşayarak görmüş oluyorum  ve günlük hakkımı onlarda alırım hatta çoğu kişi ile hala irtibat halindeyiz sürekli ararım ya da onlar beni ararlar 🙂

Hiç hayati tehlike atlattınız mi yada hayati tehlike yaşayan birini gördünüz mü?

Ben aynı zamanda dalgıçlık da yapıyorum  denizlerin diplerine dalıp zıpkınla balık avlıyorum ayrıca  3 tane boğulmak üzere olan insan kurtardım, bir tanesi asker de ikisi sivil hayatta

Askerde adam kurtarınca ne oldu komutanlar size ne dedi?

Bir şey demeye gerek kalmadı ( dayak yedim) sonrasında da üstün hizmet belgesi falan verdiler

bende anlamadım gitti 🙂

Başka ne sporları yapıyorsunuz?

ata binerim, ok atarım (parmağımda ki yüzük de okçu yüzüğü zaten Erzurum’da özel yaptırdım) deniz sporları yaparım…

Maşallah sizin de 10 parmağınızda 10 marifet

🙂

Yurt dışına gitme şansınız oldu mu?

Evet oldu. Gürcistan ve Yunanistan’a gitmiştim

Başka yurt dışı planınız var mı ?

Amerika, Küba, Colombia, Bosna Hersek, Hindistan, ve Asya ülkelerine gitmeyi düşüyorum

Anlaşılan ekonomik durumunuz iyi?

İyi çok şükür ama ben cebimdeki paradan çok kendime güvenirim.

Peki bu kadar çok şey yapıyorsunuz ve  hiç korkmuyor musunuz?

Korkulacak bir şey yaptığımı düşünmüyorum

Gerçekten sizin gibi çalışkan ve zeki bir insanın çocukluğun da neler yaptığını merak ediyorum?

Bence çok öğrenmeyin yoksa röportaj bitmez 🙂 kısaca anlatacak olursam  hayatımda çok sıkıntılar çektim geldi geçti diyelim.

 Gençlerinde sizin yaptıklarınızı yapmasını ister misiniz?

Benim yaptıklarımı herkes yapamaz bende herkesin yaptıklarını yapamam bu insanın anatomisine aykırı bir durum. Yani bir insanın elinde ki bir ilaç herkesi iyileştirmiyor bence kişi kendisinin nasıl mutlu olacağına kendi karar vermeli.

Gençlere tavsiyem kimi örnek aldıkları kişilere dikkat etsinler sosyal medya soytarılarını kendilerine örnek almasınlar alacaklarsa Neşet Ertaş’ı örnek alsınlar hiç bir şey yapamıyorlarsa bile kimseyi kırmazlar, severler insanları…

Türkiye’yi karış karış gezmişsiniz peki insanımızı nasıl bulunuz ?

Çok sıcak kanlı ve yardım etmeyi seven bir milletiz tek kelimeyle açıklamak gerekirse  “Bu topraklarda ne kadar uzağa gidersen git o kadar yakınlık görüyorsun” ben bunu gördüm insanımız da

Daha önce tecrübelerinizi birilerine anlattınız mı?

Kendi arkadaşlarımla konuşurum sürekli hatta onlarda benimle kamp yapmak isterler

öğretmen arkadaşlarım da var onların görevli olduğu okullarda da öğrencilerle  ve özel Üniversiteler de bir kaç kere sohbet etme fırsatım olmuştu

Gençlere bakınca ne görüyorsunuz?

Asılda üzülüyorum çünkü bilinçsiz bir gençlik yetişiyor.  Bu toprakları ve bu coğrafyayı tanıyamamışlar dünyayı toz pembe olacak sanıyorlar oysa öyle değil, i bu topraklar da tarih, kanla yaşıt. İlk kan bu topraklarda döküldü, Kabil’in Habil’i öldürdüğü topraklardır buralar,  ve biz 1000 yıldan beri buradayız 1000 yıldır savaş, acı ve göz yaşı var. Dünyanın gözü bu topraklarda ve bundan sonra da böyle olacak  biz bu gerçeklerden kaçarsak Tarih bizi affetmez. Bir söz vardır hep söylerim “gerçekçi ol imkansızı iste” diye.

Peki son bir soru

Evlenince yine gezmeye devam edecek misiniz?

Ona hanım karar verir artık 🙂

Bu röportajı yayınlamam da sizin için sakınca var mı?

Yok

bu keyifli sohbetinizi için çok teşekkür ederim

Rica ederim.