Az bulutlu

Bankaların kıskacındayız- ipotekli hayat

Ekonomi - Nisan 9, 2013 5:39 am A A
Bir dönem sokakta kredi kartı dağıtan bankaların hedefinde şimdi de tüketici kredisi kullanan müşteriler var

Bir dönem sokakta kredi kartı dağıtan bankaların hedefinde şimdi de tüketici kredisi kullanan müşteriler var. Kredinin süresi biterken, cazibeli göstererek yeni krediler kullandıran bankalar, bu şekilde tüketiciyi sürekli olarak kendisine bağlıyor

Özellikle ekonomik krizin etkili olduğu 2001 yılından sonra kullanımı çığ gibi artan ve bugün Türkiye nüfusunun neredeyse yarısı kadar bir rakama ulaşılan kredi kartları büyük bir sorun olarak belirmeye başladı. Bankalar, kredi ve kredi kartları üzerinden elde ettikleri gelirlerle, Türkiye’nin ekonomik büyümesinin yaklaşık 7 misli bir büyüme kat ederken, bu durum Türkiye ekonomisinde bir tehlike olarak belirmeye başladı.

Bankalar, çek ve senet üzerinden yaptıkları işlemlere son dönemde çekilen kredileri yeni krediler vererek ödeme yoluna da başvurmaya başladı. İhtiyaç sahibi kullandığı krediyi belli bir süre ödedikten sonra, banka müşteriye ‘Ödemelerinizi düzenli yaptığınız için size yeni bir kredi paketi hazırladık. Kalan kredi borcunuzu ödüyor, sonra size yeni kredi açıyoruz’ diyerek, bir cazibe ortamı oluşturmaya çalışıyor. Bu sayede müşterinin yakın zamanda bitecek olan kredi borcunun vadesi, yenilenen kredi anlaşması ile uzatılmış oluyor. Yani banka, aldığı kıskaçtan müşterinin kurtulup çıkmasını istemiyor. Bu sayede bankalar, Türkiye ekonomisinin büyüme oranı yüzde 2,2’yken, yüzde 15 oranında büyüme kaydetti.

BANKALAR KREDİ OYUNUNDA

Bankaların kredi kullanan tüketiciler üzerinde, kendilerine olan bağlılığını yitirmemesi için bir oyun içerisinde olduğunu söyleyen Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Dinç, “Bir dönem kredi kartı borçlarının patladığı ve nasıl ödeneceği konuşuluyordu. Şimdi ise tüketici kredileri çekilerek kredi kartı borçları kapatılmaya başlandı. Bankalar, kredisini düzenli şekilde ödeyen müşterilerini sürekli ödeme yapar hale getirebilmek için, vadesi az kaldığında onlara yeni kredi imkanları sunuyorlar. Kalan borcu kapatıyor, üste kalan parayı da tüketiciye veriyorlar. Sonrasında bitmek üzere olan kredinin vadesi yine uzatılmış oluyor. Bu bankaların, tüketiciler üzerinde oynadığı bir oyundan başka bir şey değil” diye konuştu.

Borcu, borçla ödemenin mümkün olmayacağına vurgu yapan Mustafa Dinç, bu durumdaki tüketicilere, ihtiyaçları yoksa kredi almamalarını tavsiye etti. Kredinin en son çare olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Dinç, “Varsa kendi öz kaynaklarınızı paraya çevirerek borcunuzu ödeyin. Daha olmadı, akraba kredisi dediğimiz, akrabalarınızdan borç alın. Bankalara bulaşmak çıkış yapılacak son nokta olacaktır” ifadelerini kullandı.

REKLAMLAR DA ALDATIYOR

Bankaların kredi cazibesi oluşturabilmek ve müşterilerini elinde tutmak için oynadıkları oyunlardan birinin de kredi faiz oranlarını düşük göstermek olduğuna dikkat çeken Mustafa Dinç, “Banka reklamları her zaman yanıltıyor. Faiz oranı yüzde 1’in altına düşürdüklerini söylüyorlar. Ama gözükmeyen birçok kalemde faiz alıyorlar. Tüketicilere tavsiyemiz, krediyi almadan önce kredi faiz oranlarını ve alınan masrafları iyi öğrenmesidir. Bankanın tüketiciye özel indirimler sunduğuna, tüketiciye iyilik yaptığına inanmak saflık olur” dedi.

HÜKÜMETİN BİR OYUNU!

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) Konya Şube Başkanı Ahmet Tire ise, vatandaşın bankalara esir edilmesinin hükümetin bir oyunu olduğunu iddia etti. Türkiye’nin gündeminde çözüm sürecinin yer aldığını, bu süreçte toplumun hükümetin verdiği kararlardan yana tavır almasının sağlanmaya çalışıldığını aktaran Ahmet Tire, “Vatandaşın borçlandırılması da bu oyunun bir parçasıdır. Hükümet, tasarladığı konuları gerçekleştirebilmek için arkasında halkın desteğini görmek istiyor. Bunu sağlayabilmek için de finansal krizi bir araç olarak kullanıyor. Vatandaş, bir taraftan borçları ile uğraşırken, bu süreçten kurtulmanın yolu olarak güçlü bir iktidarı görüyor. Bu nedenle de iktidarı her konuda destekliyor” diye konuştu.

Bankaların da bilerek ya da bilmeyerek bu oyunun aktörleri olduklarını kaydeden Ahmet Tire, “Bankalar kazandıkları paraya bakıyor. Krediyi cazibeliymiş gibi göstererek kredi süresi biten müşteriyi kendisine bağlıyor. 4. Murat’a devletin ekonomisinin bozuk olduğu bir dönemde Rus elçisi geliyor. ‘Sıkıntıda olduğumuz için sizden yardım talep ediyoruz’ diyor. Hazinenin şu an müsait olmadığını söylüyorlar. 4. Murat, ‘saraydaki insanların altınlarını paraya çevirin ve ne kadar borç istiyorlarsa verin. Çünkü bugün para alan yarın emir alır’ diyor. Bugün millet tarihinde hiç olmadığı kadar borçlandı. Millet hiç olmadığı kadar kredi kartına ve krediye yöneldi. Biz de borçlandıkça emir aldık, emir aldıkça borçlandık. Finans merkezleri borçlandırarak Türkiye’deki siyasi akımı yönlendiriyor. 7’den 70’e herkes borçlu. Kredili yaşamaya alıştırıldık, cebimizdeki paraya bakmadan borçlanır olduk. Tüm dünyada bankalar iflas ederken, Türkiye’deki bankalar kar rekoru kırdı” açıklamalarında bulundu.

merhabahaber.com

Bu haber 1680 kez okundu.
Ekonomi - 5:39 am A A
BENZER HABERLER